LÖSEMİ NEDİR?
Lösemili Çocuk
Nedeni tam olarak bilinmemekle beraber, akyuvarların ani ve denetlenemez biçimde üremesiyle ortaya çıkan bir hastalıktır. Lösemi terimi beyaz kan, yani akyuvar açısından zengin kan anlamına gelir. Kanda akyuvar sayısının artmasıyla oluşan lösemiler, kan kanserlerinin bir bölümünü oluşturur. Bu nedenle günümüzde kan dolaşımında olgunlaşmamış ve tipik akyuvarların sayıca çok ya da az olmasına göre lösemik kan kanseri ya da alösemik kan kanseri ayrımı yapılmaktadır.
Beyaz ırkta, uzaktdoğu ve afrika kökenlilere göre 2 kat daha sık rastlanır. 10 yaş altı ve 50 yaş üstü insanlar hastalığa en sık rastlanan yaş gruplarını oluştururlar. Bütün lösemi türleri arasında kötü gidişli akut tipler, diğerlerinden daha sık görülür ve erkeklerde kadınlara oranla daha sık rastlanır.
Uzun süreli benzol etkisinde kalmak ve radyasyon maruziyeti, hastalığın sebepleri arasında görülür. Lösemiler genel olarak akut ve kronik olmak üzere ikiye ayrılırlar.
Bu biçimlerde etkilenen hücrenin tipine göre miyeloit ve lenfositer olarak kendi içinde ikiye ayrılır. Hücre tipine göre yapılan bu sınıflandırma özellikle hastalığın akut biçimlerinde daha ender olarak öteki hücre tipleri de etkilenebilir.
Lösemİ Tİplerİ
Löseminin akut ve kronik olmak üzere iki ana tipi vardır. Akut lösemi; birden ortaya çıkan, hızla ilerleyen ve hastayı düşkün bırakan lösemi tipi olup, akut lenfoblastik lösemi (ALL) ve akut myelobalstik lösemi (AML) olmak üzere iki ana tipten oluşmaktadır. Kronik lösemi ise, daha yavaş seyirli, hastayı birden kötüleştirmeyen tiptir. Kronik myelositer lösemi (KML) ve kronik lenfositer lösemi (KLL) olmak üzere iki ana tipi içermektedir. Akut lösemide kanda lökosit sayısı düşük, normal ya da yüksek olabilirken, kronik lösemide kanda lökosit sayısı artmıştır. Löseminin hangi tip olduğu, hastanın muayenesinin yanı sıra, kan ve kemik iliğindeki hücrelerin mikroskop altında incelenmesi ve özel boyalar ile boyanarak ileri laboratuar incelemelerinin yapılması ile hematologlar tarafından belirlenir.
Her lösemi tipinin kendine özgü birçok alt tipi ve tedavi şekli vardır.
Akut Lenfoblastİk Lösemİ (ALL)
Çoğu ALL vakası 10 yaş ve altındaki çocuklarda görülmektedir, fakat diğer yaş gruplarında da bu hastalığa rastlanmaktadır.
ALL kalıtsal bir hastalık değildir, kemik iliğinde yer alan hücrelerin değişime uğraması nedeniyle ortaya çıkar. Bu değişimin nedeni tam olarak belirlenememiştir. Ancak yüksek dozda radyasyona veya doğum öncesi ya da erken çocukluk dönemlerinde toksinlere maruz kalma gibi çevresel faktörlerin ALL üzerinde etkili olduğu belirlenmiştir.
Bir ALL hastasının kemik iliği çok sayıda blast üretir. Blastaların lenfositlere dönüşmesi gerekirken bu olmaz ve kemik iliğinde o kadar çok blast birikir ki normal lökosit, eritrosit ve trombosit üretecek yer kalmaz.
Belirtiler:
Erken döneme ait belirtiler genelde gözden kaçmaktadır, çünkü bu dönemdeki şikayetler nezle veya diğer sık gözlenen hastalık şikayetlerine benzer.
- halsizlik, nefes darlığı, solgun görünüm-eritrositlerin eksikliğinden kaynaklanan,
- sık sık enfeksiyona yakalanma-lökositlerin eksikliğinden kaynaklanan,
- ciltte sık sık çürükler meydana gelmesi veya kesiklerin çok güç iyileşmesi-trombosit eksikliğinden kaynaklanan,
semptomlardır.
Tanı:
Hastaya tam bir ALL tanısı, hastadan alınan kan ve kemik iliği örnekleri mikroskop altında incelendiğinde ve çok sayıda blast oluşumu gözlemlendiğinde konur. Hasta ve doktoru tedaviye karar verecekleri zaman ALL alt tiplerini, hastanın yaşını ve hastanın genel sağlık durumunu göz önünde bulundurarak plan yaparlar.
Kanserli Kan Hücreleri
Tedavi:
-Kemoterapi:
Tüm ALL hastalarına, hastalığın teşhisinden itibaren hemen Kemoterapi uygulaması başlatılmalıdır. Kemoterapide amaç normal kan hücrelerinin üretimini onarma ve hastada remisyon elde edilmesidir. Tedavide hangi ilaçların kullanılacağı hastanın yaşı, kanda bulunan lösemi hücrelerinin sayısı ve tipi gibi faktörlere dayanarak belirlenir. Lösemi hücreleri genelde omurilik ve beyin dolaylarında toplandığından, ALL hastalarına kemoterapötik ilaçlar omurilik çevrsindeki boşluğa enjeksiyon yoluyla verilir. Kemoterapötik ilaçlar lösemi hücrelerinin çoğalmasını engelleyerek öldürür. Ne yazık ki kemoterapi sağlıklı hücrelerin de ölümüne yol açar, bu nedenle ALL hastalarında bulantı, halsizlik, yüksek enfeksiyon riski gibi yan etkiler görülür.
Pek çok ALL hastasında, kemoterapi normal kan hücrelerinin üretimini birkaç haftada eski haline getirir ve kan ve kemik iliği örneklerinin mikroskobik incelenmesi sonucunda lösemi hücresine rastlanmaz. Bu durumda hasta remisyonda demektir. Çocuklarda kemoterapi uzun süreli remisyon sağlasa bile ergin bireylerde ALL genellikle geri döner. Hastalığın tekrar nüks etmesi durumunda hasta ve doktoru daha fazla kemoterapi ya da kök hücre transplantasyonuna başvurabilir.
-Hematopoietik Kök Hücre Transplantasyonu:
Kök hücreler üç tip kan hücresine-eritrosit(kırmızı kan hücresi), lökosit(beyaz kan hücresi) ve trombosit(kan pulcuğu)- dönüşecek olan olgunlaşmamış hücrelerdir.
Yakın bir zamana kadar kök hücre nakilleri kemik iliği nakli olarak bilinmekteydi, çünkü kemik iliği bu tip hastalıkların tedavisinde kullanılan tek kök hücre kaynağı olarak bilinmekteydi. Şu an nakillerde kullanılan kök hücreler kemik iliği, kordon kanı ve periferik kandan elde edilmektedir.
Kök hücre nakillerinde, hasta, lösemi hücrelerinin ve bağışıklık sisteminin tahribini sağlamak üzere transplantasyon öncesi bir kemoterapi ve / veya radyoterapiye tabi tutulur.
İki tip kök hücre transplantasyonu söz konusudur ve ikisi de ALL tedavisinde kullanılmaktadır:
· Otolog kök hücre transplantasyonunda hastanın kendi kök hücreleri kullanılmaktadır.
· Allojeneik kök hücre nakillerinde ise bir vericiden alınan kök hücreleri kullanılmaktadır.
Otolog kök hücre nakillerinde, hastanın kemik iliğinden kök hücreler toplanır ve dondurulur. Yüksek doz kemoterapi ve/veya radyoterapiden sonra kök hücreler hastaya geri verilir. Her ne kadar bazı ALL hastalarında otolog nakil yapılsa da, allojeneik nakiller tercih edilmektedir, çünkü otolog nakil sonrası relaps görülme sıklığı yüksektir. Otolog nakillerde, allojeneik kök hücre nakillerinin ciddi bir yan etkisi olan GvHH önlenebilmektedir. Allojeneik kök hücre nakillerinde hasta için akrabalar ya da akraba dışı vericiler kullanılır. Akraba vericiler genelde hastanın kardeşleridir. Nakil düşünülen bir hasta için doktorunun yapacağı ilk iş hasta ile ailesinin doku tiplemesini yapmaktadır. Eğer akrabalardan herhangi birinde hasta ile uyum görülmez ise hastanın doktoru Kemik İliği Bankasına ve banka aracılığı ile Dünya Kemik İliği Bankasına uygun verici için başvuruda bulunur.
Akraba ya da akraba dışı verici kullanılmasına bakılmaksızın uygulanan nakil prosesi aynıdır: Kök hücreleri vericinin kanından toplanır ve hastaya akrarılır. Otolog nakillerin aksine allojeneik nakillerde vericilerden alınan kök hücreleri nadiren dondurulur, vericiden alınmasını takiben 24 saat içinde hastaya aktarılır.
Bazı allojeneik nakillerin sonrasında hastalarda GvHH görülmektedir.
GvHH, hastanın yeniden yapılanan bağışıklık sistemi- vericiden alınan kök hücreler tarafından oluşturulan- hastanın vücuduna saldırır. İki tip GvHH vardır: Akut GvHH, semptomların hemen nakil sonrasında görüldüğü tiptir; semptomların yavaşça oluştuğu ve aylar hatta yıllar boyunca geçmediği tip ise kronik GvHH olarak isimlendirilir. GvHH oluşması durumunda doktorlar ilaç tedavisine gidebilir fakat GvHH bazı durumlarda nakil sonrası ölüme yol açabilir.
AML Kan Hücresi
Akut Myeloİd Lösemİ (AML)
AML bulaşıcı ya da kalıtsal bir hastalık değildir. AML, kemik iliğindeki olgunlaşmamış hücrelerde bir sorun meydana çıktığında oluşur. Aslında hastalığın tam nedeni bilinmemekle birlikte radyasyon ya da benzene maruz kalma gibi çevresel koşullarla ilişkili olduğu bilinmektedir. AML her yaş grubunda görülür, ancak erginlerde en sık görülen akut lösemi tipi olarak bilinir.
Semptomlar:
AML semptomları vücudun yeterli sayıda sağlıklı kan hücresi üretememesinden kaynaklanmaktadır. Bir AML hastasının kemik iliği çok sayıda blast üretir. Blastların granülositlere dönüşmesi gerekirken bu olmaz. Bu esnada kemik iliği yeterli sayıda normal eritrosit, lökosit ve trombosit üretemez.
AML Kan Hücresi
Eritrosit eksikliğinden kaynaklanan:
- halsizlik, nefes darlığı, solgun görünüm
Trombosit eksikliğinden kaynaklanan:
- sık görülen dişeti ve burun kanamaları, kanamaların durmaması
- ciltte sık sık çürükler meydana gelmesi veya kesiklerin çok güç durması
- deride kızarıklıklar
Lökosit eksikliğinden kaynaklanan:
- hafif ateş
- kemik ve eklemlerde ağrılar
- sık sık enfeksiyona yakalanma
Tanı:
Bazı AML hastlarında yukarıdaki semptomlardan herhangi birine rastlanmaz. Hastalık ancak kan testleri sonucunda ortaya çıkabilir.
Hastaya tam bir AML tanısı, hastadan alınan kan ve kemik iliği örnekleri mikroskop altında incelendiğinde konabilir. Lösemi hücrelerinin şekli incelenerek AML alt tipleri belirlenebilir. AML’nin, hangi kan hücrelerinin etkilendiğine göre farklı alt tipleri vardır; bu alt tipler hastanın tedavi yönteminin seçiminde önemli yer tutar
Cilt üzerinden AML görünümü
Tedavi:
-Kemoterapi:
AML hastalarına, hastalığın teşhisinden itibaren hemen kemoterapi uygulanması başlatılmalıdır. Kemoterapi lösemi hücrelerinin öldürülmesinde kullanılır. Kemoterapide ilk basamak indüksiyon tedavisidir. Kemoterapide amaç normal kan hücrelerinin üretimini onarma ve hastada remisyon elde edilmesidir. Bu ilaçlar lösemi hücrelerinin çoğalmasını engelleyerek öldürür. Ne yazık ki kemoterapi normal sağlıklı hücrelerin de ölümüne yol açar, bu nedenle AML hastalarında bulantı, halsizlik, yüksek enfeksiyon riski gibi yan etkiler görülür.
Pek çok hasta AML hastasında indüksiyon terapisi kan hücrelerinin üretimini birkaç haftada eski haline getirir ve kan ve kemik iliği hücrelerinin mikroskobik incelenmesi sonucunda lösemi hücrelerine rastlanmaz. Bu durumda hasta remisyonda demektir. Bu noktada, uzun süreli tedavi seçenekleri düşünülmelidir. Bu tedavi daha fazla kemoterapi ya da kök hücre transplantasyonunu içermektedir.