HEM TEBESSÜM HEM DE TEFEKKÜR NÜKTELERİ
Hep kendisini
ilerici, dindarları da gerici görürdü. Bu yüzden de dini kitap okurken itirazı
asla elden bırakmaz, sık sık dindarlarla münakaşa etmeye yönelirdi. Bir gün
kendisine yine bir dini kitap uzattılar. Alaylı bir tebessümle alıp 'Bir
bakalım.' dedi. Sayfaları şöyle bir çevirirken dikkatini çeken bir konuya
daldı. Deniyordu ki:
-Peygamberimizin
sakalı şeriflerini, tıraş olduğu baş tüylerini sahabeler kapış kapış
toplarlardı. Bu yüzden bunlar bütün camilerde şişeler içinde saklanıyor, sakalı
şerif ziyareti olarak kandil günlerinde ziyaret ediliyor.
Buna çok kızdı.
'Olur mu böyle şey, neden toplanıyormuş Peygamberin sakal ve baş kılları?' diye
söylendi.
İşte bu sırada
zil çaldı. Hanım koşarak kapıyı açınca okuldan dönen kızcağız elinde bir tutam
saçla babasına doğru koştu, şaşırmıştı:
'Bu nedir
kızım?' diyebildi.
Kızcağız izah
etti.
-Babacığım
okulda şarkıcı Tarkan'a bir konser verdirdiler. Askere giderken tıraş olduğu
saçlarından dinleyicilere de vermek için sahneden saçları fırlattılar. Benim de
hisseme bunlar düştü. Ne kadar güzel değil mi? Bir cam içinde saklasak, güzel
bir hatıra değil mi?
Birbirlerine
bakıştılar.
Hanım söylendi:
-Efendi efendi
kendine gel ve Peygamberin saçlarına razı ol, yoksa kızın Tarkan'ın saçlarını
güzel hatıra diye gözünün önünde sallandıracak!
* * *
Güzel sesli
hafızı dinliyorken gözyaşlarını tutamayıp ağlamaya başladı Mevlana. Bu sırada
uykusuna bir türlü mani olamayan adam da şaşkın şekilde sordu:
-Niçin
ağlıyorsunuz, gözyaşı dökecek ne var ortalıkta?
Mevlana adamın
anlayacağı şekilde anlattı:
-Böylesine
güzel ses bana cennetin kapısının açılış sesi gibi geliyor da ondan.
Esneyen adam da
başını sallayarak:
-Bana da öyle
geliyor, dedi.
Mevlana küçük
bir düzeltme yapma gereği duyarak şöyle açıklık getirdi.
-Senin
işittiğin ses, cennetin kapısının açılış değil kapanış sesi olsa gerektir!
* * *
Bir adam hep
konuşur; ama amel etmeye pek yanaşmazdı. Bir gün bu adam büyük İslam alimi Bişr
bin Haris'e dedi ki:
-Ben büyük veli
İbrahim bin Edhem'e intisap etmek istiyorum, ne dersin?
Şöyle cevap
verdi Bişr bin Haris:
-Ben tavsiye
etmem.
-Neden?
-Çünkü sen hep
konuşursun amel etmezsin. İbrahim Edhem de hep amel eder, konuşmaz!