Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


SagopA KajmeR-KolerA-KuvvetMıra
 
AnasayfaKapıGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Dimad bin Sa’lebe (r.a.) hayatı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
msalih55
PayLaşımcı Üye
msalih55


Mesaj Sayısı : 280
Yaş : 34
Nerden : Her Köşesi Cennet Samsun'umun
Kayıt tarihi : 02/07/08

Dimad bin Sa’lebe (r.a.) hayatı Empty
MesajKonu: Dimad bin Sa’lebe (r.a.) hayatı   Dimad bin Sa’lebe (r.a.) hayatı Icon_minitimeÇarş. Tem. 16, 2008 4:50 pm

Dimad bin Sa’lebe (r.a.)


İçinde Allah ‘ın anıldığı ev ile Allah ‘ın
zikredil­mediği ev, diri ve ölüye benzer.



Hadis-i şerif











Mekke için için kaynıyordu. Her sokak başı, her ev, her kervan hep ondan
bah­sediyordu. Muhammed’den (a.s.m.), onun getirdiği davadan söz ediyordu. Ba­zıları
onu dinlediği bir sokak başında kalbinden vurulmuşcasına sarsılıp davasına
teslim oluyor, bazıları kin ve inadında daha da ileri gidiyordu. Hidaye­te yol
bulanlar onun etrafında toplanıyordu. Daire günden güne genişliyordu.
Müşriklerin azılıları ise bu gidişten endişeleniyor, şirkin yıkılışına seyirci
kala­mayacaklarını anlıyorlardı.



Kendilerini atalarının putlarından uzaklaştıran, yeni bir
din ile mükellef kılan bu zatın önüne nasıl geçilecekti? İşin şakaya gelir yanı
yoktu. “Bu iş devam et­mez, biter” diyenler hep aldanıyordu. Çünkü en umulmadık
kimseler onun tara­fına geçiyordu.


Günlerden bir gündü. Mekke’de bir sokak başında bir
araya gelmiş müşrik ileri gelenleri dertleşiyordu. Muhammed’in (a.s.m.) nurunu
nasıl söndürüp, bu gidişin önüne nasıl geçeceklerini müzakere ediyorlardı.



Hidayet güneşini söndürme azimlilerinin başında Ebu
Cehil geliyordu. Bu azılı müşrik her türlü düşmanca planların yanında ve
başında idi. Beraberinde Utbe bin Rebia ve Umeyye bin Halef gibi iki meşhur
İslam düşmanı da bulunu­yordu. Konuşan yine Ebu Cehil’di. Cehaletin, şirkin ve
zulmün babası Ebü Ce­hil şöyle dedi:



“Bu adam birliğimizi parçaladı. Umidimizi suya düşürdü.
Ölenlerimizi dala­lette olmakla suçladı. İlahlarımızı kınayıp tahkir etti.”



Etrafındakileri tahrik edici bu sözler aynı zamanda
İlahi dava karşısında du­yulan can sıkıntısının da bir tezahürü idi.



Kızgın Umeyye söze karıştı:


“Bu adam gerçekten delidir!” dedi.


Aslında bu ifade de kinle karışık bir acziyet beyanı
idi.



Meşhur cinci Dımad oradan geçerken bu konuşulanları
duydu. Umeyye’nin “Delidir” demesi onda Muhammed’e (a.s.m.) karşı düşmanlıktan
ziyade bir acı­ma hissi uyandırmıştı. Onun gerçekten deli olduğunu sandı ve
mesleğinin zaten böylelerini iyileştirmek olduğunu düşündü. Hem Muhammed
(a.s.m.) onun es­ki bir dostuydu; onu bu dertten kurtarmak en azından bir vefa
borcu sayılır­dı.



Dımad, Muhammed’i (a.s.m.) arayıp bulmaya, derdini
öğrenip onu iyileştir­meye karar verdi. Çünkü Mekke’nin ve o hayalinin yeğane
ruh doktoru o idi. Doğruca yola koyuldu ve o gün akşama kadar araştırdı.
Muhammed’i (a.s.m.) bulamadı.



Ertesi gün ilk işi yeniden aramak oldu. Sonunda onu
Kabe’de namaz kılarken buldu. Makam-ı İbrahim’in arkasında tahiyyütta
oturmaktaydı. Namazını biti­rip selam verince yanına yaklaştı. Tedbirli bir
tavırla ona doğru yürüdü. Çünkü tedavi ettiği hastalarının ne zaman, ne
yapacağı pek belli olmazdı.



“Ey Abdülmuttalib’in torunu, bana dön bakalım” dedi.


Resulullah (a.s.m.) yönünü döndü ve,”Ne istiyorsun?”
dedi.



“Ruh hastalıklarını tedavi ederim. İstersen senin
derdine de bir çare bulayım. Hastalığını büyütme. Senden daha ağır hasta
olanlarını iyileştirdim. Kavmin sendeki bir takım kötü hasletlerden bahsediyor.
Ümitlerini iyice kırmışsın, ce­maatlerini parçalamışsın. Ölenlerini sapıklıkla
itham etmişsin, İlahlarını kına­mışsın. Bunları ancak cinnet getiren bir kimse
yapar.”



Resulullah (a.s.m.) Dımad’ı sabır ve sükütla dinledi.
Çünkü o önce konuşanı dinler; sonra ne söylemek gerekiyor, nasıl davranmak icab
ediyorsa en güzelini yapardı. Henüz cehalet bataklığında olup, kafasında
putların inancını taşıyan Dımad’a da şöyle hitab etti:



“Hamd Allah’a mahsustur. Yalnız Onu medheder ve Ondan
yardım isterim. Allah kime hidayet ederse, kimse onu saptıramaz. Kimi de
saptırırsa, onu kimse hidayete erdiremez. Tek olup hiçbir ortağı olmayan
Allah’tan başka ilah olma­dığına şehadet ederim” diye sözlerine başladı ve
kendisine isnad edilenlere ce­vap verdi.



Dımad şaşırmıştı. Çünkü dinlediği sözler, değil cinnet
eseri, dünyanın en akıllı insanının dahi söyleyemeyeceği kadar veciz ve
güzeldi. Beyninden vu­rulmuşa döndü. Nasıl olur da, Kureyşin en uluları onu
“delilik”le itham edebilirlerdi? Yoksa kendisi mi deli olmuştu ki, onun saçma
sözlerini çok mükemmel görüyordu? Dayanamadı:



“Ne olur, bu söylediklerini bir kere daha tekrar et”
dedi.



Vazifesi davasını zihinlere tesbit etmek olan Yüce
Peygamber tekrardan usa­nır miydi? Aynı hakikatleri aynı veciz üslüpla Dımad’a
bir kere daha tekrar etti. Bunun üzerine Dımad daha fazla dayanamadı ve şöyle
haykırmaya başladı:



“Ben kahinlerin, sihirbazların ve şairlerin sözlerini
işittim. Vallahi, bu sözle­rin benzerini hiç duymadım. Senin sözlerin
deryaların enginliklerine nüfuz etti. Bu sözlerin sahibi bir mecnun, bir
sihirbaz ve bir şair olamaz. Haydi uzat elini, İslama girmek üzere sana biat
edeyim” dedi.



Resullallah (a.s.m.) elini uzattı, Dımad uzanan eli
yakaladı. Böylece şirk cep­hesi bir zayiat verirken, İslam davası bir kişi daha
kazanmış oldu.



Dımad bin Sa’lebe, çevresi ve kabilesi tarafından
sevilen ve itibar gören bin­siydi. En çaresiz sanılan dertlere, ruh
hastalıklarına deva olurdu. Bu yönünü bi­len Resulullah (a.s.m.) biat elini
uzatırken,”Bu anlaşma, aynı zamanda kavmin adına da olsun nıu?” buyurdu. 0 da
tereddütsüz,”evet, kavmim adına da olsun’ cevabını verdi.



Resülullahın (a.s.m.) yanında bir müddet kalıp ondan
Kur’an öğrenen Dımad, sonra sonsuz bir sürur ve saadet içinde mensubu olduğu
Ezdu Şenue Kabilesine döndü.1 (Hz. Dımfid’ın bundan sonraki hayatı
hususunda, elimizdeki kaynak­larda herhangi bir bilgiye rastlamadık.)



1.Müslim, Cumua:13, 46; Usdü’l-G~i be, 3:4ı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Dimad bin Sa’lebe (r.a.) hayatı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Dini Konular :: Dini Konular :: İslami Bilgi Ve Kaynaklar-
Buraya geçin: