Cabir bin
Abdullah (r.a.)
Müslümanlar, başlarına musıbet geldzğznde,
bana gelen musibetleri düşünüp teselli bulsunlar.
Hadis-i
Şerif
LJhud Harbi hazırlıkları günden güne ilerliyordu. Müslümanlar
bir taraftan Hz. Peygamberin (a.s.m.) nez~iretinde erzak hazırlıklarını
tamamlarken, kılıç ve ok ı~limlerinj de ihmal etmiyorlardı. Bu arada eli kılıç
tutan genç ve yiğit Müslü~ıanlar da Peygamberimize (a.s.m.) müracaat ediyor,
harbe katılmak için müsaıde istiyorlardı.
Bedir Savaşına
katılamamanın ıztırabı ve hüznüyle yanıp tutuşan bir genç de ;avaşa
katılabilmek için Resulullaha (a.s.m.) müiracaat etmişti. Resulullah a.s.rn.)
gidip babasından izin aldığı takdirde savaşa katılabileceğini kendisine )ildirdi.
Biraz üzgün ve heyecanlı şekilde babasına giden bu genç, çocuk dene
•ek kadar küçük bir
yaşta babasıyla birlikte İkinci Akabe Biatında Resulııllaha a.s.m.) tabi olmuş
olan Cabir bin Abdullah’tan başkası değildi:
Hz. Cabir’in babası
Abdullah bin Amr (r.a.) oğlunun arzusuna şöyle cevap erdi: “Sevgili evladım,
yedi tane kız kardeşine bakıp himaye edecek başka bir imse olsa idi, senin
Uhud’da gözlerimin önünde şehid olmam ne kadar isterim! “~
Cabir’in babası,
oğlunu Uhud’da şehid olarak göremedi, anıa kendisi aynı arpte kahramanca
çarpışarak şehid oldu.
Babasının şehid
olmasından sonra aile reisliğini de üzerine almış olan Cabir
•.a.) genç yaşta
Müslüman olmuş ve mümtaz vasıflarıyla 1-iz. Peygamberin ı.s.m.) defalarca
takdirlerine nıazhar olmuştu. Resulullah sık sık evlerine mitfir gider, yemeğe
kalırdı.
Cabir’e babasından
epey bir miktar borç nıiras kalmıştı. Alacak sahipleri de ahudi idi ve devamlı
olarak Cabir’i sıkıştınyorlardı. Abdullah bin Amr’ın geri-
280 1 SAHABILER
ANSİKLOPEDİSİ
de bıraktığı miktar
çok az olduğu gibi, ancak küçücük bir hurma bahçesine sahip olan cabir’in
bahçesindeki hurmaların geliri birkaç senede bile babasının borcunu ödeyecek
durumda değildi.
Çok zor durum da
kalan Cabir (r.a.) bir çare bulma ümidiyle bir seferinde Peygamberimize geldi:
“Ey Allah’ın Resulü,
babam Uhud’da şehit düştü. Büyük miktarda da borç bıraktı. Alacaklılar
sıkıştırıyorlar. Yardım ediniz de borcun bir kısmı gelecek seneye kalsın.”
Peygamberimiz, Hz.
Cabir’in teklifini kabul etti. Ertesi gün, hazırlığa başladı. Kaiııatın
Efendisi hanesine teşrif edecekti. Hanımına da tenbih ederek, “Bize Resulullah
gelecek, sakın onu rahatsız etmeyelim” dedi.
Ertesi sabah
Peygamberimiz Hz. Cabir’in evine gitti. Ev sahibi bir koyun kesti,
Peygamberimiz 1-iz. Ebü Bekir ve bazı Sahabilerle Hz. cabir’in davetinde
bulundular. Daha sonra Peygamberimiz, alacaklıları çağırmasını söyledi. Hz.
cabir onları çağırmaya gitti. Hanımı Peygamberimizi görünce perde gerisinden,
“ya Resulallah, bana ve kocama dua et” diye niyazda bulundu. Peygamberimiz de,
“Allah seni ve kocanı nıağfiret etsin” diyerek en hayırlı duayı yap-
Bu arada olup
bitenler Mektubat”ta şöyle anlatılır:
“cabir, pederinin asıl malını guremaya [alacaklılara]
verdi. Kabul etmediler. Halbuki bağındaki meyveleri kaç senede deynine
[borcuna] kafi gelmeyecek. Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselfim ferman etti:
‘Bağın meyvelerini koparınız, harman ediniz.’ Öyle yaptılar. Resul-i Ekrem
Aleyhissalatü Vesselam harman içinde gezdi, dua etti. Sonra cabir harmandan
pederinin bütün guremasının borçlarını verdikten sonra yine bir senede bağdan
gelen mahs£ılat kadar harmanda kaldı. Bir rivayette bütün guremaya verdiği
kadar kaldı. 0 hadiseden borç sahipleri Yahudiler çok taaccüp edip hayrette
kaldılar.”2
Hz. Cabir daha sonra
hanımının Peygambenmizin duasını istediğini duyunca ona, “Ben sana
Peygamberimizi rahatsız etmemeni söylememiş miydim?” diye çıkıştı. Hanımı da,
“Resul-i Ekrem benim evime gelir de, ben ondan bana ve kocama dua etmesini
nasıl istemem? Biz zaten Resul-i Ekremin himmet ve yardımı ile borcumuzdan
kurtulduk” diye cevap verdi.
Bedir ve Uhud’da bulunamamanın üzüntüisünü her zaman
hisseden Cabir, babasının vefatından sonra hiçbir sefer ve gazadan geri
kalmadı ve Resulullahla (a.s.m.) birlikte 19 gazaya iştirak etti.
SAHABİLER ANSİKLOPEDİSİ 1281
Babasının Uhud’da şehit olmasından sonra Hz. Cabir dul
bir kadınla evlenrnişti. Resulullah (a.s.m.) bu evlenmeden haberdar olduğu
zaman, biraz da taac~üble kendisine, “B~.kire mi, dul mu aldın?” diye
sormuştu. cabir (r.a.) şöyle cevap verdi:
“Ey Allah’ın Resulü, biliyorsunuz, benim yedi tane kız
kardeşim vardır. On-[ara bakıp saçlarını tarayacak, besleyip büyütecek
tecrübeli birisini almak isteJim. Onun için dul bir kadını tercih ettim.”
Fevkalade yakışıklılığı ve kahramanlığıyla istediği
kızla evlenebilecek duumda olan Cabir’in bu davranışı Resulullahın (a.s.m.)
çok hoşuna gitti ve “Isaet ettin, ey cabir” diyerek kendisini teyid buyurdu.3
Cabir’in (r.a.) evlendiği ~üheyme binti Mes’ud isimli kadın, daha
sonraları Islama büyük hizmetlerde ulunmuştur.4
Ens~rın ileri
gelenlerinden olan i-Iz. Cabir Medine’ye iki kilometre kadar ızak bir mesafede
oturmasına rağmen, Peygamber Mescidinde, Peygamberiııizin (a.s.m.) imamlığında
kılınan bütün vakit namazlarına iştirak ederdi. Hz. zabir’in kabilesi olan
Seleme Oğulları bir ara Mescid-i Nebevi civarında boş ilan yere yerleşmek
istedi. Bunu haber alan Resulullah, “Ey Seleme Oğulları! ~‘urtlarınızdan
ayrılmayınız ki, izleriniz [sevaplarınızj çok olsun” buyurdu.5
Hendek Harbi sırasında Müslümanlar en sıkıntılı günlerini yaşıyorlardı.
Vlüslümanlar bir taraftan hendek kazarak muhasara için hazırlık yapıyorlar, di~er
taraftan da açlık tehlikesi ile karşı karşıya bulunuyorlardı. Hz. cabir’in
(r.a.)
•ivayet ettiği bir
hadise, Müslümanların bu harpte çektikleri sıkıntı ve ıztıraplamm açık bir
misalidir.
Hendek kazmakla
meşgul olan Sahabiler, bir kaya parçasına tesadüf ederler ~e onu bir türlü
yerinden oynatamazlar. Resulullah (a.s.m.) kayanın üzerine biaz su
serpmelerini söyler ve eline aldığı balyozu üç defa taşa vurur, taş param arça
olup dağılır. Hz. cabir der ki: “Dikkat ettim, Resulullah (a.s.m.) bu işi
faptığı sırada karnına açlığını bastırmak için taş bağlamıştı.”6
İşte bu sıkıntılı ve
ıztıraplı günlerden birinde, Hz. Cabir’in evinde bir miktar Lrpa ile bir oğlak
vardı. Hanımıyla konuşarak, onları Resulullah (a.s.m.) ve beaberinde bulunan
birkaç Sahabeye ikram etmeye karar verdi. Züten daha fazlaına da güçleri
yetmezdi. Cabir Resulullaha (a.s.m.) gelip, “Biraz yemeğim var. iz ve birkaç
kişi buyurun” dedi. Resulullah, “Peki, hanımına söyle, ben gelineye kadar
yemeği ocaktan indirmesin, arpa ekmeğini de tandırdan çıkarmasın” uyurdu.
282 1 SAHABİLER ANSİKLOPEDİSİ
Biraz sonra Hz. Cabir Hendek mahallinden ayrılarak evine
döndü. Bu arada Peygamberimiz (a.s.m.) iki elini ağzına götürerek bütün Ensfir
ve Muhacirine işittirecek bir sesle, “Ey Hendek ahalisi! cabir bir yemek
hazırlamış, bizi davet ediyor. Haydi gidelim” diye bağırdı.
Açlıklarını, karınlarına bağladıkları taşlarla gidermeye
çalışan yüzlerce Sahabe bu davete icabe~ ederek, Cahir’in (r.a.) evinin yolunu
tuttu. Sahaheler gruplar halinde evin içini ve civ~rııiı doldurmuştu. Bu arada,
Hz. Cfibir bir pişen yemeğe, bir de gelenlere bakarak, şaşkınlıktan ne
yapacağını bilemez bir yazIyette, “İnna lillahi ve inna ileyhi raci£ın”
demekten kendisini alamadı.
Sonra Resulullah (a.s.m.) geldi ve yemeği ortaya
koymalarını emretti. Yemeğin başına geçerek dağıtmaya başladı. Biraz ekmek
alıp, üzerine bir nıiktar pişmiş et koyarak sıraya dizilmiş olan Sahabelere
dağıtıyordtı. Yüzlerce Sahabc karnını doyurduğu halde, birkaç kişilik olan
yemek bir türlü bitmek tiikenmek bilmiyordu. Herkes yerneğini aldıktan sonra,
Resulullah Efendimiz de bir miktar alıp yediler. Ve geride h~l~ ekmek ve et
duruyordu. liz. Cübir şöyle der:
“Bütün bin adam o sa’dan ~arpadan], o oğlaktan yediler,
gittiler. Daha tenceremiz dolu kaynıyor, daha hamururnuz ekmek yapılıyor.
IZira Resulullahl o hamura, o tencereye mübarek ağzım koyup, bereketle dua
etmişti]
Resul-i Ekremin (a.s.m.) bu nevi iltifatlarına birçok
defalar mazhar olan cabir (r.a.) ilmi önce Resulullahtan tahsil etmiş, daha
sonra I-lz. Eb£ı Bekir, Hz. Önıer, 1-iz. Ali, Ebü Ubeyde ve Talha’dan (r.a)
tahsile devam etmişti. Bildiklerini başkalarına aktarmakta ve öğretniekte de
çok cömert davrandı ve naklettiği beş yüzden fazla hadis-i şerif yanında İmam-ı
Bakır, Muhammed bin Münkedir, Said bin Mina, Asım bin Ömer bin Katade gibi çok
kıymetli ilim adamlarını talebe olarak miras bıraktı.
Uzunca bir ömre mazhar oldu. Müslümanlardan herkese
karşı şefkatli ve merhametli davrannıakta çok hassas idi. Hz. Ali ile Muaviye
arasındaki ihıilafta Hz. Ali’nin yanında yer almakla birlikte, daha sonraki
ihtilafların dışında kaldı. Müslümanlar arasındaki ihtilaflardan söz edildiği
zamanlarda şu hadis-i şerifi naklederdi:
“İnsanlar Allah’ın dinine cemaatler halinde girdiler.
Yine zaman gelecek, cemaatler halinde ondan çıkacaklar.”8
Ömrünün sonlarına doğru Haccac’ın valilerinin zulüni ve
sıkıntıları yüzünden fazlaca müteessir olmuş ve çökmüştü. Hicretin 74.
senesinde 94 yaşında iken vefat etti. Haccac da dahil, binlerce Müslüman 1-iz.
Cabir’in (r.a.) cenaze namazına iştirak etti. Sağlığında Olduğu gibi,
cenazesiyle de Müslümanların bir raya gelerek kaynaşmasına vesile olan Hz.
Cabir’in şefaatinden Cenab-ı Hak izleri nıahnım etmesın.