Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


SagopA KajmeR-KolerA-KuvvetMıra
 
AnasayfaKapıGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 BİLAL İ HABEŞİ (RA). hayatı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
msalih55
PayLaşımcı Üye
msalih55


Mesaj Sayısı : 280
Yaş : 34
Nerden : Her Köşesi Cennet Samsun'umun
Kayıt tarihi : 02/07/08

BİLAL İ HABEŞİ  (RA). hayatı Empty
MesajKonu: BİLAL İ HABEŞİ (RA). hayatı   BİLAL İ HABEŞİ  (RA). hayatı Icon_minitimeÇarş. Tem. 16, 2008 4:48 pm

BİLAL İ HABEŞİ (RA).




[Mirac Gecesinde]
Cebrail ile birlikte Cenne­tte girerken arkamda ayak sesleri duydum. Cebrail’e,
‘Bu ayak sesleri kimindir?’ diye sordum. ‘Bilal’indir’ dedi.



Hadis-i şerif








Bilal,Habeşistanlı bir köleydi. Umeyye bin Halef’ in
kölesi. Bilal’in yüksek ru­hu bir hakikat arıyordu. Aradığı İslam nurundan
başka bir şey değildi. Peygam­ber Efendimiz İslam dinini yaymaya başlayınca
Bilal-ı Habeşi bu kudsi kerva­nın ilkler halkasında yer almakta gecikmedi.
Ruhunun ezeli ihtiyacını İslami­yetle giderdi. Efendisinin işlerini aksatmamak
üzere zaman zaman Resulullaha gider, mübarek sohbetini dinlerdi. Efendisi
Umeyye bin Halef İslamiyete şid­detle karşıydı. Bilal’in Müslüman olmasını
kesinlikle kabul etmezdi. Bilalin
İslama
girdiğini duyunca çılgına döndü. Yeni girdiği dinden caydırmak için her türlü
baskıya başvurdu. Akıl almaz işkenceler tatbik etti. Ellerini ayaklarını
bağlayarak kızgın kumların üzerine yatırır, karnının üzerine koca koca taşlar
koyardı. Bu halde günlerce aç ve susuz bırakırdı. “Ya Muhamrned’i inkar eder,
putlarımıza taparsın, yahut ölünceye kadar bu hal üzere kalırsın” derdi.


Bilal, şayet dininden vazgeçer,
Peygambere dil uzatırsa bütün işkenceler so­na erecek, azad bile edecekti.
Fakat o sabır kahramanı Hz. Bilal, bu
zalim efen­disine boyun eğnıedi. Arzularının hiçbirini yerine getirnıedi.
“Allah” dedi, “Peygamber” dedi. Hatta işkencelerin şiddetinden inlerken bile
bir an olsun Al­lah’ı unutmadı. Daima Allah’ın birliğini haykırarak “Ehad,
Ehad” dedi. Azılı müşrik Ümeyye bu işkencelerle de yetinmedi. Taşkınlığını daha
da arttırdı. Hz. Bilal’in boynuna ip takıp, Mekke şaşkınlarının ellerine teslim
etti. Onlar da Mekke etrafında dağ tepe demeden dolaştınp işkence ettiler.
Umeyye, imanı zorbalıkla boğacağını sandı. Fakat aldandı. Bilal’in imanı daha
da parladı. 0iş­kencelerinin şiddetini
arttırdıkça Bilal hep “Ehad, Ehad” dedi.


Bilal’in yanında bütün bu
işkencelerin hiçbir değeri yoktu. Onu asıl üzen, yo­luna canını koyduğu zattan,
Resulullahtan uzak kalmaktı. Resulullahın hasreti­ne dayanamıyordu.ı








Birgün yine böyle işkenceler
altında inlerken yanından Hz Ebü Bekir geçti.


Bilal’in bu içler acısı halini görünce çok üzüldü.
Dayanamayarak, “Umeyye,


Allah’tan kork! Bu zorhalığa ne zamana kadar devam
edeceksin?” diye çıkıştı.


Umeyye utanmaz bir
tavırla, “Onu bozan sensin, putlarımızdan sen soğuttun.


Çok acıyorsan, gel
de kurtar” diye küstahça karşılık verdi.





Hz. Ebu Bekir bir müddet
düşündü. Sonra, “Tabii ki kurtarırım, benim Müs­lüman olmayan bir kölem vardır.
İstersen Bilal’le değişelim. hem o Bilal’den daha güçlü ve kuvvetlidir” diye
teklifte bulundu. Uzun bir pazarlıktan sonra ni­hayet Ümeyye teklifi kabul
etti, Hz. Ebü Bekir böylece Hz. Bilal’i bu işkenceler­den kurtardı ve Allah
için azad etti.


Bilal (r.a.) kendisini azad eden
liz. Ebu Bekir’e teşekkür ettikten sonra ona şöyle dedi: “Eğer beni Allah
rızası için azad ettiyseniz, Allah yolunda çalışrnam için beni serbest bırakın.
Yok beni kendinize hizmctkar yapmak için
bu iyiliği yaptıysanız çalışacağım yeri gösterin ki, çalışayım.”’Bu sözler
karşısında son derece duygulanan Hz. Ebu Bekir (r.a.) şöyle dedi:


“Evet, seni sadece ve sadece
Allah rızası için azad ettinı. Allah rızası için ça­lış. Onun rızasını kazansan bana yeter. “2


Resulullah ve Sahahiler
mü’minleri namaza çağırmak için müzakerede bulu­yorlardı.
Nihayet birçok Sahabinin gördüğü bir rüya üzerine mü’minlerin na­maza
çağrılması için ezanın bugünkü şekli benimsendi. Ve ezanı okuma vazife­si de
Hz. Bilal’e verildi. Günde beş defa işittiğimiz ezanın ilki Hz. Bilal tarafın­dan okundu. Sabahın erken
saatlerinde yanık sesiyle okuduğu ezan-ı Muham­medi, kalblerde derin izler
bıraktı. Beni Neccar’dan bir kadın Bilal’in czanıyla ilgili bir hatırasını
şöyle anlatıyor:


“Bizinı ev rnescidin etrafındaki
evlerin en yükseğiydi. Bilal buraya erkenden gelir, tan ağarmasını beklerdi.
Tan ağarınca ezan okurdu.”3 Oııun ezanıyla mü’minler namaz kılmak
üzere camiye akın ederdi. Ezan okunması emredildiği günden itibaren
Resulullahın vefatına kadar, ezanı hep o okumuştur.





Bilal’in en çok sevdiği
şeylerden biri Resulullahın kendisine, “Bilal, kalk ezan oku!” hitabıydı.
Resulullah, “Ne mutlu Bilal’e, o müezzinlerin efendisidir’ beyanıyla Bilal’e
olan sevgisini dile getirmişti. Bilal Hazretleri bütün İslam tan­hinde müezzinlerin efendisi
manasında “seyyidu’l-müezzinin” ünvanıyla yade­dildi.


Peygamber Efendimizin Bilal’e
ezanı okuma vazifesini vermesi, Islam düş­manlarını çılgına çevirdi. Eskiden
köleleri olan biri, bugiin kalkıp onlan açıktan açığa Allah’a çağırıyordu. Mekke Fethinden
sonra Hz. Bilal Ka’be’de
ezan okur­ken kendi
aralarında konuşan İslamın amansız düşmanları, “Muhammed ezan okutacak şu kara
kargadan başka kimse bulamadı mı?” diyecek küstahlığı gös­teriyorlardı.
Fakirlcrin, zayıfların böylesine şeref kazanmalarını, Isl~miyet ile
yücelınelerini bir tiirlü hazmedemiyorlardı. Hatta Hz. Peygambere, “Şu Bilal
gibi fakir ve kimsesiz kişileri yanından kovarsan sana iman edeceğiz. Bunlarla
eşit olamayız” diyorlardı.


Islam düşnıanlarının kin ve
nefretlerine karşı Hz. Resulullaiıın sıcak sevgisi­ni kazanan, kudsi medih ve senalarına mazhar
olan Hz. Bilal,
müşriklerin söyle­diklerine
aldırmazdı. Iman zevki, Resıılullah sevgisi mutluluğunun kaynağıy­dı. Maddi
refahı yoktu. Kainatın efendisi olan Hz. Peygamberle (a.s.m.) o da aç dolaştı.
Kalh ve ruhu huzur ve saadet içindeydi. Okuduğu ezanlarda o hazzı tat­tı,
tattırdı.


Resulullah Efendinıiz birgün Hz.
Bilal’e, “Ya Bilal, Mirac Gecesinde Ceb­rail ile birlikte Cennet’e girerken
arkamda ayak seslerini duydum. Cebrail’e, ‘Bu
ayak sesleri kimindir?’ diye sordum.
Cebrail bana, ‘Bilal’indir’ dedi. Sen hangi hayırlı işleri yapıyorsun ki bu
dereceye vardın?” diye sordu. Hz. Bilal şöyle de­di:


“Ya Resulallah, farzları yerine getiriyorum. Bir de her zaman
abdestli bulun­maya dikkat ediyorum.” İşte Hz. Bilal’in manevi mertebesini
yücelten haslet­lerden birkaçı bunlardı. Earzları yerine getirmek, haramlardan
kaçınmak, müminin manevi silahı olan abdestli
olmaya çalışmak.


Peygamberimizin (a.s.m.) hakkındaki senası Bilal’i gurura
sevketmedi.daima tevazu ve mahviyet içinde bulundu. Kendisine faziletleri,
Peygamber Efendinıizin hakkındaki senaları hatırlatıldığında, “Daha dün Habeşli
bir köle değil miydim?” derdi. Tevazu gösterdiğinden Cenab-ı Hak onun manevi
maka­nıını yüceltmişti. Cennette
Resulullaha komşu eylcmişti.


Hz. Bilal Resulullah ile
birlikte Bedir, Hendek ve Uhud gibi birçok savaşa ka­tıldı. Cihad etti,
Allah’ın kelamını yiiceltmek için çarpıştı. Resultıllahın vefatı ruhunda derin bir yara açtı. Artık
Medine’de kalamayacaktı. Çünkü Medine’nin dağları, taşları ona Resulullahı hatırlatıyordu. Hz. Ebu Bekir beraber
kalması için çok ısrar ettiyse de ikna edemedi. Hz.
Bilal Şam’a gitti. Şam’da Hz. Omer’in teşrifleri esnasında okuduğu bir ezanla bütün mücahidleri
ağlattı.








Şam’da gördüğü bir rüya üzerine
Medine’yi ziyarete geldi. Hz. Hasan ve Hü­seyin’i Resulullahın kabri saadeti
yanında gördü. Eski hatıraları tazelendi. Re­sulullahın vefatından sonra
Medine’de hiç ezan okumamıştı. 0 büyük Peygam­ber bu fani dünyadan gittikten
sonra ezan okuyamıyordu. Resulullahtan, “Bilal kalk ezan oku!” emrini almaya
öylesine alışmıştı ki, ondan sonra ezan okumaya dayanamıyordu. Fakat son olarak
Medine’de bir ezan okumaya karar verdi. Okuduğu sabah ezanıyla Medine’de dağ
taş, adeta Resulullahın hasretiyle tu­tuştu. Sokaklar insan seli oldu. Bütün
ahali sokağa dökülmüştü. Resulullahın devriııi hatırlıyor, ağlaşıyorlardı.
Sanki Resulullah kalkmış, Bilal’e ezan okut­muştu. 0 gün Medine’de ağlamayan
kalmamıştı. Herkes Resulullaha olan has­retini bir derece gidermişti.


Hz. Bilal tekrar Şam’a döndü. Hicretin 20.
senesinde Şam’da vefat etti.


Allah ondan razı olsun.





1. Usdü’l-Gdbe. 1.206; Ta ha kat, 3:2~2; Ilayatu’s-Sa ha be, 1:208-9.


2.iIiIye, 1:150; Usdü’l-Gabe, 1:208.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
BİLAL İ HABEŞİ (RA). hayatı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Dini Konular :: Dini Konular :: İslami Bilgi Ve Kaynaklar-
Buraya geçin: