Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


SagopA KajmeR-KolerA-KuvvetMıra
 
AnasayfaKapıGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Amr bin Abese (r.a.) hayatı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
msalih55
PayLaşımcı Üye
msalih55


Mesaj Sayısı : 280
Yaş : 34
Nerden : Her Köşesi Cennet Samsun'umun
Kayıt tarihi : 02/07/08

Amr bin Abese (r.a.) hayatı Empty
MesajKonu: Amr bin Abese (r.a.) hayatı   Amr bin Abese (r.a.) hayatı Icon_minitimeÇarş. Tem. 16, 2008 4:46 pm

Amr bin Abese (r.a.)


Mü’min, mü’minin aynasidir. Mü’min, nıü’­minin
kardeşidir. Onun malını, mülkünü ko­rur.



Hadis-i şerif











Amr bin Abese, fıtratı. Is1amiyete meyyal bir
zattı. Herkesin putlara taptığı bir sırada o, putlardan nefret eder,
Yaratıcının birden fazla olamayacağını düşünür­dü. Hiçbir fayda ve zararı
olmayan putlara tapmanın manasızlığına inanırdı. Amr, içindeki boşluğu
dolduracak bir din arıyordu. Birgün Ehl-i Kitaptan bir­ine rastladı. Ona, taşa
ağaca tapmanııı akılsızlık olduğunu söyledi. “Ben böyle ‘ayda ve zarar
vermekten aciz birşeye ilah diye tapmayı akılsızlık olarak görü­ryorum. Eğer
bundan hayırlısını biliyorsan bana yardımcı ol” diye ricada bulun­du. 0 zat
alim birisiydi. Yakında son peygamberin çıkacağını biliyordu. Amr’a şu
tavsiyede bulundu:



“Mekke’de bir zat çıkacak,
kavminin taptığı putlardan yüz çevirerek onları bir ilan Allah’a imana davet
edecek. Yetişirsen ona tabi ol. Çünkü o, dinin üstünü­nü getirecektir.”



Hz. Amr, bu yeni dinin
hasretiyle yanıyordu. Her gün sorup soru soruşturuyor, öyle birinin çıkıp
çıkmadığını araştırıyordu. Günler böyle geçti. Artık içindeki hasret daha da
büyümüştü. Nihayet birgün beklediği haberi atlı. Mekke’den ge­len bir yolcu,
orada çıkan bir zatın putlardan yüz çevirdiğini; insanları, bir olan, eşi ve
benzeri bulunmayan Allah’a imana davet ettiğini söyledi. Hz. Amr’in kal­bi
heyecanla doldu. Hemen Mekke’ye gitmeli, bu zatı görmeli ve Allah’tan get­irdiğine
iman etmeliydi. Ailesinin yanına döndü. Acele olarak Mekke’ye git­mesi
gerektiğini söyledi. Hazırlığını tamamladı, vedalaştı ve yola çıktı.



Hz. Amr (r.a.), Mekke’ye
vardığında, Resulullahın henüz açıktan davete baş­lamadığını öğrendi. Akşama
kadar onu aradı, fakat bulamadı. Gece olduğu için aramaya son verdi. Sonra da
üzgün bir şekilde Kabe’nin duvarının dibinde uy­kuya daldı.



Cenab-ı Hak onun hakkı arama hususundaki bu ihlasının
mükafatını verdi. 0 uyurken Peygamberimiz yanına kadar gelmişti. Sesli olarak
kelime-i tevhid ge­tiriyordu. Hz. Amr sesi duymuştu. Uyandı. Kalbi heyecanla
çarpıyordu. Kalktı, sesin geldiği tarafa doğru yürüdü. Yaklaşınca, “Sen
kimsin?” diye sordu. Pey­gamberimiz, “Allah’ın Resulüyüm” cevabını verdi. Sonra
da aralarında şöyle bir konuşma geçti:



“Seni Allah mı gönderdi?”


“Evet, beni Allah gönderdi.”


“İnsanları neye davet ediyorsun?”


“Hiçbir şeyi ortak etmeksizin Allah’a ibadete, putları
kırmaya, akrabayı ziya­ret etmeye”



Hz. Amr daha fazla dayanamadı. “Sen ne güzel şeyler için
gönderilmişsin. Uzat elini, sana biat edeyim” dedi. Sonra da kelime-i şehadet
getirerek İlk Müs­lümanlardan olma şerefıni kazandı. Hz. Amr’in İslamı kabul
edenlerin dört veya beşincisi olduğu rivayet edilir.



Hz. Amr’in artık içi içine sığmıyordu. Resulullahın
yanında kalıp ona hizmet etmeyi arzuluyordu. Fakat Peygamberimiz buna razı
olmadı. Çünkü henüz o sı­ralar davetini açıklamamıştı. Davet vazifesini
gizliden gizliye yürütüyordu. Hz. Amr’a, “Davet ettiğim şeye karşı halkın ne
kadar şiddet gösterdiğini görüyor­sun. Senin bu şartlarda burada kalmaya gücün
yetmez. Sen şimdilik ailenin ya­nına dön, orada kal. İnsanları hak yoluna davet
et. Benim açıktan davetimi haber alınca da yanıma gel” buyurdu.’



Amr’in (r.a.) artık gönlündeki boşluk dolmuş, aradığını
bulmuştu. Fakat şim­di yine hasret gözüküyordu. Ondan ayrılmayı arzu etmese de,
sözünü dinlemesi gerektiğini düşündü. Hicranlı bir şekilde Mekke’den ayrılarak
memleketi olan Salem’e geldi. Burada tebliğ hizmetinde bulundu. Bu uğurda
zorluklarla karşı­laştı. Fakat sabırla mücadelesine devam etti.



Amr bin Abese (r.a.) bir yandan İslamiyeti anlatıyor,
bir yandan da Mek ke’den bir haber bekliyordu. Gelenden gidenden
soruşturuyordu. Nihayet bir gün Peygamberimizin Medine’ye hicret ettiğini,
müşriklerle savaştığını, onlar mağlup ettiğini duydu. Daha fazla bekleyemezdi.
Hazırlıklarını tamamlar tamamlamaz Medine’ye hicret etti. Peygamberimizi buldu.
“Ya Resulallah, ben tanıdınız mı?” dedi. Peygamberimiz, “Evet, tanıdım. Sen
Mekke’de bana gelen Salemli değil misin?” buyurdu. Hz. Amr, hicret ettiğini,
artık Medine’ye yerleş­mek istediğini söyledi. Resulullah (a.s.m.) onun bu
hareketinden hoşnut oldu. Onu Ashab-ı Suffe’nin içine kattı.



Hz. Amr, Resulullahtan ayrı
olarak geçirdiği zamanlara çok üzlüyordu, mümkün olduğu kadar bunu telafi
etmeye çalışıyordu. Sık sık Peygamberimize geli­yor, “ilminden bana da öğret”
diyordu. Peygamberimiz de her seferinde birşeyler öğretiyordu. Hz. Amr böylece
dini bilgisini artırdı. Birçok hadis rivayet etti. Bunlardan birisi şu
mealdedir:



“Kim Allah yolunda bir ok
atarsa, ok isabet etse de, etmese de İsmailoğuhla­rından bir köle azad etmiş
gibi sevap kazanır.”2



Hz. Amr, gösterişten,
insanların kendisinden bahsetmesinden hiç hoşlan­mazdı. Bir gün birkaç kişiyle
bir yolculuğa çıkmıştı. Bir ara arkadaşlarından ay­ıldı. Biraz geç kalınca, içlerinden
biri onu aramaya çıktı. Onu bir kenarda uyurk­en buldu. Hava çok sıcaktı. Bir
bulutun onu gölgelediğini gördü. Uyandırdı­ğında Amr bin Abese (r.a.) ona şöyle
dedi: “Bu gördüğünü hiç kimseye söyleme. Eğer söylersen aramız bozulur.”3



Hz. Amr, Bedir, Uhud, Hendek,
Hayber gibi savaşlar esnasında memleketinde olduğundan bunlara iştirak edemedi.
Fakat Mekke’nin Fethine ve Taif Sefc­ine katıldı. Taif Muhasarasında
Peygamberimizin, “Her kim Allah yolunda bir ok atıp isabet ettirirse, Cenab-ı
Hak Cennette ona bir derece verir” btıyurduğunu işitti. Hemen harekete geçti.
Ok kabında bulunan bütün okları düşman iizerine boşalttı.4



Amr bin Abese (r.a.) her
hareketinde Peygamberimizin sünnetini esas alır, sünnete ters birşey gördüğünde
hatırlatmada bulunurdu. Bir defasında, Bizans­ıların müddeti bitecek olan
anlaşmayı yenilemeyip saldırıya geçecekleri du­yulmuştu. Halkın birçoğu, “Biz
onlardan önce davranıp hücuma geçelim” teklif­inde bulundu. Fakat Hz. Amr,
Resulullahtan ahde vefasızlığın helal olmadığını işittiğini söyleyerek, onları
bu fikirden vaz geçirdi.5



Hz. Amr, Hz. Osman’ın (r.a.)
hilafeti zamanında vefat etti. Allah ondan razı olsun.




1. Ta ha k~it, 4:214-2ı9; UsdüI-G~he, 4:121; Mii~ned, 4:11 ı -112.





2. M~isned, 4:113.


3. lIilye, 2:14.


4. Miisned, 4:3 84.


5. A.g.c., 4:113.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Amr bin Abese (r.a.) hayatı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Dini Konular :: Dini Konular :: İslami Bilgi Ve Kaynaklar-
Buraya geçin: